İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Spor İstanbul tarafından düzenlenen ve iki kıta arasında yapılan dünyanın tek maratonu olan Türkiye İş Bankası 46. İstanbul Maratonu sona erdi.
İki kıta arasında yapılan dünyanın tek maratonu olan Türkiye İş Bankası 46. İstanbul Maratonu sona erdi.
Maraton öncesi 42K koşucularına başarılar dileyen İmamoğlu, “Dünyanın en güzel maratonuna hoşgeldiniz. Güzel bir koşuya başlamadan önce sizleri burada İstanbulumuzun sıcaklığıyla selamlıyorum. İki kıtanın birleştiği anın en sıcak duygularıyla selamlıyorum. Sevgiyle, barışla, huzurla güzel bir koşu olmasını diliyorum.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun işaretiyle başlayan maratonda, 4 kıtadan 31’i erkek ve 16’sı kadın, toplam 47 elit atlet derece almak için yarıştı. 46. İstanbul Maratonu’na 40 binin üzerinde kişi katıldı.
‘Dünyanın kıtalararası koşulan tek maratonu’ ünvanını taşıyan ve Dünya Atletizm Birliği (World Athletics) tarafından ‘Gold Label’ kategorisinde yer alan maraton, 46. kez gerçekleştirildi. Maraton, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nün girişindeki metrobüs durağından başladı.
Maraton kapsamında koşulan 42K ve 15k koşuları İstanbul Vali Yardımcısı Ünal Kılıçarslan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Türkiye Atletizm Federasyonu Başkanı Ahmet Karadağ, Türkiye Milli Paralimpik Komite Başkanı Murat Aksu, Gençlik ve Spor Bakanlığı Spor Hizmetleri Genel Müdürü Veli Ozan Çakır, İstanbul Gençlik ve Spor Müdürü Muhittin Özbay, Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran ve Spor İstanbul Genel Müdürü İ. Renay Onur’un işaretiyle başladı.
47 ELİT ATLET YARIŞTI
Avrupa’nın en büyük 6 maratonu arasında yer alan ve Gold Label kategorisinde koşulan Türkiye İş Bankası 46. İstanbul Maratonu, Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun işaretiyle başladı. İBB iştiraki Spor İstanbul’un düzenlediği, bin 500’ü gönüllülerden oluşan toplam 9 bin 60 kişinin görev aldığı organizasyonda, 4 kıtadan 31’i erkek ve 16’sı kadın, toplam 47 elit atlet derece almak için Asya’dan Avrupa’ya geçerek kıta değiştirdi. İmamoğlu, beraberindeki heyetle 42K ve 15K koşularının startını verdi.
‘İLK ADIM KOLAYDIR, SONRASI GİTTİKÇE ZORLAŞIR’
Maraton öncesi 42K koşucularına başarılar dileyen İmamoğlu, “Dünyanın en güzel maratonuna hoşgeldiniz. Güzel bir koşuya başlamadan önce sizleri burada İstanbulumuzun sıcaklığıyla selamlıyorum. İki kıtanın birleştiği anın en sıcak duygularıyla selamlıyorum. Sevgiyle, barışla, huzurla güzel bir koşu olmasını diliyorum.
Özellikle bu koşunun hem burada yarısının vatandaşımız ama diğer yarısının dünyanın farklı yerlerinden misafirlerin olmasıyla çok özel bir pozisyonu var. Yarışa başlamak ilk adım kolaydır, sonrası gittikçe zorlaşır ama tam bir hayat mücadelesi gibi olan bu maratonda sizlerin bu asil spor dalındaki koşunuzda hepinizi şimdiden alkışlıyorum. Başarılı bir yarış diliyorum” dedi.
‘EMEĞİ GEÇEN HERKESE TEŞEKKÜR EDİYORUM’
Startın verilmesinin ardından maraton başladı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu 15 Temmuz Şehitler Köprüsünü 34 göğüs numarasıyla köprüyü yürüyerek geçti. İmamoğlu’na Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, Ataşehir Belediye Başkanı Onursal Adıgüzel de eşlik etti. İmamoğu köprüde yaptığı konuşmada, “Bugün 46.’sını adımlıyoruz.
Maraton, İstanbul’un çok özel bir anı, kutlaması. Başlangıcından bugüne emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Ülkemiz adına güzel duyguların pekiştiği o kol kola omuz omuza milletçe birlikte koştuğumuz bir geleceğe pırıl pırıl bir geleceğe hakkın hukukun korunduğu çocuklarımızın kendini güvende hissettiği, bebeklerimizin güvende büyüdüğünü hissettiği, sağlıklı büyüdüğünü hissettiği, gençlerin bütün umutlarını bu ülke için beslediği ve her insanımızın da hak ettiği değeri bulduğu bir geleceğe adım atmak olarak yaşayalım istiyorum” ifadelerini kullandı.
40 BİNİN ÜZERİNDE KİŞİ KATILDI
Organizasyonda 42 kilometrede mücadele eden sporcular; köprüyü geçtikten sonra Beşiktaş sapağından ayrılarak Barbaros Bulvarı’ndan Beşiktaş’a indi. Sahilyolundan maratona devam eden sporcular, Beşiktaş Tüpraş Stadı’nı ve Dolmabahçe Sarayını geçti. Meclisi Mebusan Caddesi, Fındıklı, Tophane, Kemeraltı Caddesi, Salı Pazarı ve Karaköy yolunu takip eden atletler, Galata Köprüsü’ne ulaştı.
Köprüden Sirkeci yönüne dönen sporcular, Kennedy Caddesi’nden sahilyolunu izleyerek, Sirkeci, Cankurtaran, Kumkapı, Yenikapı, Yedikule, Zeytinburnu ve Bakırköy’den geçti. Rauf Orbay Caddesi’ni takip eden atletler, Hava Harp Okulu araç tahliye kapısından dönüş yapıp sahilden maratona devam etti. Sporcular, Gülhane Parkı’ndan geçip Sultanahmet Cami önünde yarışı tamamladı.
40 binin üzerinde kişinin katılım sağladığı organizasyonda, elit atletlerin yarışacağı 42 K’nın yanı sıra Halk Koşusu, 15 K Koşusu ve Kurumsal Koşu da yapıldı.
İzmir’in Bergama ilçesinde milattan önce 2. yüzyılda papirüse alternatif olarak oğlak derisinin işlenmesiyle üretilen yazı gereci parşömen, ilçede ortaokul öğrencileri tarafından üretilip görsel sanatlar derslerinde kullanılıyor.
“Haftada 5-6 parşömen üretecek noktaya geldik”
Fotoğraf: Halil Fidan/AA
Tarihi kaynaklara göre parşömen, milattan önce 2. yüzyılda Mısır’dan Bergama’ya papirüs satışının yasaklanması üzerine Bergama Kralı 2. Eumenes döneminde bulundu ve buradan Bergama kağıdı (Charta Pergamena) ismiyle dünyaya yayıldı.
Selüloz kağıdın bulunup yaygınlaşmasına kadar en önemli yazı gereci olarak kullanılan 2005’te Bergama Kültür ve Sanat Vakfı öncülüğünde ilçede yeniden üretilmeye başlandı. Bergama parşömeni, 2021’de Türk Patent ve Marka Kurumunca coğrafi işaretle tescillendi.
Bergama’daki Ayaskent İrfan Kırdar Ortaokulu, özellikle 2017’de uygulanan geri ve ileri dönüşüm ile sıfır atık temalı eğitimlerle adını duyurdu. Dönüşüme kazandırılabilecek her atığın değerlendirildiği okulda, görsel sanatlar öğretmeni Uğur Ural, bu yıl Bergama’nın önemli kültürel değeri yaşatılması için proje başlattı.
Ural ve öğrencileri, okulda oğlak derisini orijinaline sadık kaldıkları yöntemlerle bir yazı ve resim aracına dönüştürüyor. Ürettikleri parşömeni görsel sanatlar derslerinde tuval olarak kullanan öğrenciler, yaptıkları Gazi Mustafa Kemal Atatürk temalı resimleri sergilemeye hazırlıyor.
“Haftada 5-6 parşömen üretecek noktaya geldik”
Uğur Ural, AA muhabirine, parşömenin Bergama’nın dünyaca bilinen kültürel değerlerinden olduğunu söyledi.
Amaçlarının bu değere sahip çıkmak olduğunu ifade eden Ural, “Çocuklarla gelenek halinde devam ettirilmesi, toplumun bütününe yayılması noktasında üzerimize düşen görevler vardı. Kendi dersimin bir parçası olarak öğrenciye anlatmaya karar verdim. Başlangıçta zorlandığımız zamanlar oldu ama haftada 5-6 parşömen üretecek, ürettiğimiz ürünü derslerde malzeme olarak kullanacak noktaya geldik.” diye konuştu.
Ural, ilçedeki dericilerden aldıkları oğlak derisini tuzdan arındırıp yıkadıklarını anlatarak, şöyle devam etti:
“Kirece yatırıyoruz. Yaklaşık 4-5 gün boyunca kireçte kalıyor. O sürede deri fermantasyona uğruyor. Bu sayede tüy dökümü oluyor, derinin alt tabakasındaki yağlar daha kolay sıyrılabilir vaziyete geliyor. Temizledikten sonra germe işlemini gerçekleştiriyoruz. Germe ve kazıma bıçaklarımızla parşömeni kazıyoruz. Kağıt inceliğine geldiğinde de 3-4 günlük bir kuruma süreci oluyor. Sonrasında da bunu malzeme olarak derse taşımış oluyoruz.”
Uğur Ural, Atatürk’ün vefatının 86. yılı dolayısıyla resimlerini yaptıklarını, bu eserleri sergilemeyi düşündüklerini kaydetti.
Öğrenciler mutlu
8. sınıf öğrencisi Zeliha Karakuran, resim yapmayı çok sevdiğini belirterek, “Küçüklüğümden beri resim yapıyorum. Üzerine resim yapmanın biraz daha zorlukları var ama bence güzel bir çalışma, çok beğendim.” dedi.
Atatürk temalı resimler yapan çocuklardan 6. sınıf öğrencisi Memduh Özkan ise okuldaki birçok öğrenci gibi Uğur öğretmen sayesinde tanıştığını, parşömen üretmenin ve üzerinde resim yapmanın heyecan verici olduğunu söyledi.
6. sınıf öğrencisi Zeynep Gökçen Güzeller de Kınık ilçesinden okula geldiğini, üretmekten ve Atatürk’ün resmini çizmekten mutluluk duyduğunu ifade etti.
Toros Dağları’ndaki kuşlar, su bulamayınca bölgeyi terk ediyor. Kuşların aç ve susuz kalmaması için mücadele eden bir vatandaş, onlara varille su taşıyor. “Su bulamazlarsa bölgeyi terk ederler”
Toros Dağları’nın eskisi kadar yağış almadığı, bu nedenle de hayvanların su bulmakta güçlük çektiğini söyleyen Kahriman, “İklim değişikliği yaban hayatını olumsuz etkiliyor.
6 yaşından bu yana dağlarda gezen evli ve 1 çocuk babası Hasan Hüseyin Kahriman, Orta Toroslar’da yağışsız geçen kış günlerinde kuşların hayatta kalması için mücadele ediyor.
Her kış ağaçlara elma asan Kahriman, daha önce hayırseverler tarafından bölgeye yaptırılan yalaklara varille su taşıyarak kuşların susuzluğunu gideriyor.
“ARDIÇ KUŞLARI SUYU BULAMAZSA BÖLGEYİ TERK EDER”
Toros Dağları’nın eskisi kadar yağış almadığı, bu nedenle de hayvanların su bulmakta güçlük çektiğini söyleyen Kahriman, “İklim değişikliği yaban hayatını olumsuz etkiliyor.
Toroslar’a karın az yağması, suların azalmasıyla canlılar bölgeyi yavaş yavaş terk ediyor. Bu durumdan çok etkilenenlerden biri de ardıç kuşları. Bölgede daha önce hayırseverlerin yaptırdığı yalaklar var.
Ben elimden geldiği kadarıyla varillerle su taşıyorum. Bu yalaklara kuşların rahat girip çıkabilmeleri için de taşlar koyarak basamak yapıyorum ve kuşlar gelip susuzluklarını gideriyor.
Bu kuşlar bir ardıç meyvesi yediği zaman su içmek zorunda. Çünkü ardıç meyvesi yakıcıdır. Eğer su içmezse o meyveyi yemeyecektir. Bu kuş, suyu bulamadığı zaman ne yapacak? Bölgeyi terk edecek.” dedi.
“AYNI UYGULAMA BİRÇOK YERDE YAPILABİLİR”
Doğadaki hayvanların susuz kalmaması için birçok yerde aynı uygulamanın yapılabileceğini söyleyen Hasan Hüseyin Kahriman, “Biz ülke olarak bununla başa çıkabiliriz. Yaptığım bu çalışma bölgedeki kuşların göçünü büyük oranda yavaşlattı.
Eğer Tarım ve Orman Bakanlığımız, (DKMP) Doğa Koruma Milli Parklar Müdürlüğü, arazözlerle bu yalaklara su taşıyabilirse, bu sular hayvanlar tarafından son damlasına kadar kullanılabilecek.” diye konuştu.
Tercan İlçe Tarım ve Orman Müdürü Hatice Yılmaz, Tercan Baraj Gölü’nde su ürünleri kapasitesinin artırılması amacıyla kurulan ve kafes balıkçılığı kapsamında yetiştirilen alabalık somonlar İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü teknik elemanlarının gözetiminde Keban Baraj Gölü’ne sevk edildiğini ifade etti.
Erzincan’dan Elazığ’a sevkiyat başladı. Erzincan’da bulunan baraj göllerinde yetiştirilen alabalıklar somon olmak üzere kamyonlarla Elazığ’a taşınıyor. Erzincan’dan Elazığ’a günde 5-6 kamyon sevk ediliyor.
Erzincan’da su ürünleri yetiştiriciliği gelişmeye devam ediyor. Erzincan’ın Tercan ilçesinde bulunan Tercan Baraj Gölü’nde kafeslerde yetiştirilen alabalıklar kamyonlarla somon olmak üzere Elazığ’a sevk ediliyor.
Erzincan genelinde 15 adet su ürünleri üretim tesisi bulunuyor. Bu ürünlerin yıllık üretim kapasitesi ise 2.845 ton. Bu üretimin bir kısmı ise Tercan Baraj Gölü’nde kurulu olan kafeslerde gerçekleştiriliyor. Kafeslere bırakılan yavru alabalıklar porsiyonluk düzeye gelinceye kadar Tercan Baraj Gölü’nde yetiştiriliyor. Ardından somon olmak ve yurt dışına ihraç edilmek üzere Elazığ’a sevk ediliyor.
Tercan Baraj Gölü’nden bu dönemde yaklaşık 250 ton balık somon olmak üzere Elazığ’a gönderiliyor. Porsiyonluk alabalıklar özel donanımlı kamyonlarla Elazığ’a gönderiliyor. Günde ortalama 5-6 adet kamyon Erzincan’dan Elazığ’a alabalık taşıyor. Kamyonlarla canlı olarak taşınan balıklar, Keban Baraj Gölü’ne sevk ediliyor.
Tercan İlçe Tarım ve Orman Müdürü Hatice Yılmaz, Tercan Baraj Gölü’nde su ürünleri kapasitesinin artırılması amacıyla kurulan ve kafes balıkçılığı kapsamında yetiştirilen alabalıkların İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü teknik elemanlarının gözetiminde Keban Baraj Gölü’ne sevk edildiğini ifade etti.
Canlı olarak nakil edilen balıkların güvenilir ve sağlıklı şekilde taşınması için gerekli tüm önlemlerin alındığını ifade eden İlçe Müdürü Hatice Yılmaz, kafes balıkçılığının Tercan ekonomisine katma değer sağladığını kaydetti.
Konuyla ilgili bilgi aldığımız Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürü Murat Şahin ise Erzincan’da bulunan baraj göllerindeki su varlığının en iyi şekilde değerlendirilmesi amacıyla il genelinde su ürünleri yetiştiriciliğine önem verdiklerini ve mevcut kapasiteyi en iyi şekilde değerlendirmek amacıyla çalışmaların sürdürüldüğünü söyledi.