Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun proje ve hizmetleri, kentin tanıtımında öncü olmaya devam ediyor.
Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun proje ve hizmetleri, kentin tanıtımında öncü olmaya devam ediyor. Başkan Çerçioğlu’nun girişimleri ile hayata geçen projeler, Aydın’ın kapılarını dünyanın dört bir tarafından gelen turistlere açıyor.
Başkan Çerçioğlu tarafından 2016 yılında Bafa Gölü Tabiat Parkı’nda doğal yaşamın korunması ve bölge turizminin canlandırılması amacıyla Söke ilçesi Serçin Mahallesi’nde açılışı gerçekleştirilen Ekoturizm Merkezi, yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktası oldu. Bahçe ve tarım alanları Bafa Gölü Tabiat Parkı’nın içerisinde kalan Serçin Mahallesi’nin merkezinde bulunan Aydın Büyükşehir Belediyesi Ekoturizm Merkezi; doğanın korunmasını, çevre duyarlılığının arttırılmasını, doğal yaşamın devamlılığının sağlanmasını, bölgenin dünya turizmine açılmasını ve bölge halkına ekonomik destek olunmasını sağlıyor.
Advertisement
Tabiat parkı bölgesinde biyolojik çeşitliliğin korunmasına katkıda bulunan, yöre halkının refahını destekleyen, olumsuz çevre ve sosyo-kültürel faktörleri azaltan, yerel mülkiyet ve istihdam imkanlarını arttıran, toplumun farklı yaşam koşullarına sahip insanlarını bir araya getiren ekoturizm faaliyetleri bölgede yılın her ayında turizm yapılması imkanı da sağlıyor. Ekoturizm faaliyetleri bunların yanı sıra ekonomik, ekolojik ve toplumsal gelişme imkanlarını bir araya getirerek sürdürülebilir gelişmeye de olanak sunuyor.
Büyükşehir Belediyesi Ekoturizm Merkezi’ni ziyaret eden yerli ve yabancı turistler rehberlik hizmetinin yanı sıra bölgeyi daha yakından tanımak için ücretsiz bisiklet ve kano da kiralayabiliyor.
Advertisement
“Ekoturizm Merkezi bölge ekonomisini de canlandırdı” Büyükşehir Belediyesi Ekoturizm Merkezi’nin doğa ve vahşi yaşama sahip çıkılmasını sağlamasının yanı sıra bölge ekonomisini de canlandırdığını belirten Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı Turizm ve Tanıtım Şube Müdürlüğü personeli Bahar Kıran, “Özlem Başkanımızın 2016 yılında turizme kazandırdığı Serçin Ekoturizm Merkezi her yıl binlerce yerli ve yabancı turisti ağırlamakta. Ekoturizm Merkezi’nin açılmasındaki ilk amaç yerli halkın kalkınmasıydı. Bu amacı da sağlamış bulunmaktayız.
Ekoturizm Merkezi bölge ekonomisini de canlandırdı; Özlem Başkanımız sayesinde burada bir restoran açıldı, bölgeye gelen turistler yerel halktan ürünler satın alıyor. Fotoğrafçılar, kuş gözlemcileri, tabiat parkını görmek isteyen yerli ve yabancı turistler başta olmak üzere bölgeye her yıl binlerce ziyaretçi geliyor. Dolayısıyla burası yerli ve yabancı turistler için büyük bir cazibe merkezi haline geldi.
Bu bölgede bulunan Bafa Gölü Tabiat Parkı dünyada çok az örneği olan yerlerden. Burada endemik bitki türleri var, Bafa Gölü’nün içerisinde başta yılan balığı olmak üzere birçok balık türü var, bölgeye her yıl yüzlerce kuş türü geliyor. Bölgede özellikle flamingo ve pelikanlar olmak üzere doğal yaşamın devamlılığı dünyanın her yerinden gelen vatandaşların ilgisini çekmekte.
Serçin Ekoturizm Merkezi’ne geldiğinizde burada sizleri rehberimiz karşılamakta. Rehberimiz misafirlere bölge hakkında bilgi vermekte ve gezi rotası oluşturulmasına yardımcı olmakta. Ayrıca buradan ücretsiz bir şekilde alabileceğiniz bisiklet ve kanolar ile bölgede gezinti yapılabilmekte. Buraya gelen vatandaşlarımız bölgenin görsel güzelliği, doğal yaşamı, Serçin Ekoturizm Merkezi’ndeki hizmetlerimiz ve yerel halkın ilgisi nedeniyle bölgeye hayran kalarak ve Özlem Başkanımıza teşekkür ederek ayrılıyorlar” ifadelerini kullandı.
Advertisement
“Belgesellerde izlediğimiz yerlere benzemiş” Bafa Gölü Tabiat Parkı’na hayran kaldığını belirterek Başkan Çerçioğlu’na teşekkür eden Emine Işık, “Şu anda Serçin Ekoturizm merkezindeyiz. Buranın ismini çok duymuştum fakat gelememiştim. Burada inanılmaz bir doğa var, doğal yaşama çok değer verilmiş. Bir sürü kuş türünü ve flamingoları gördük. Bu açıdan çok memnun oldum, burayı görmek için geç kalmışız. Çok güzel, çok etkilendim. Doğanın, tarihin, tüm doğal yaşamın burada bizi bekliyor olması çok güzel. Rehberimiz eşliğinde ücretsiz bir bisiklet turu yaptık, rehberimiz bize söylüyor nereleri gezmemiz gerektiğini ve ücretsiz kano kiraladık.
Ben çok mutlu oldum, çok beğendim. Harika bir çalışma olmuş. Belgesellerde izlediğimiz yerler var, mesela yurtdışında bir yer olsa biz oraya çok heyecan duyarız ama aslında Aydın’a ne kadar yakın bir rotada harika, gezebileceğiniz, çok güzel bir doğası olan, havası çok güzel böyle bir yer var. Burası doğal yaşamı korunan bir yer ve Aydın Büyükşehir Belediyesi’nin buraya sahip çıkmış olması, buraya tekrar değer vermiş olması çok güzel. Başkanımıza teşekkür ediyorum, buna sahip çıkıldığı için teşekkürler Özlem Başkanımıza, her şey çok güzel olmuş” dedi.
“Özlem Başkanımıza bu imkânları sunduğu için teşekkür ederiz” Bisiklet ve kano gezisi gerçekleştirdiğini söyleyen Özlem Afşar, Ekoturizm Merkezi’ni hayata geçiren Başkan Çerçioğlu’na teşekkür etti. Afşar, “Aydın’dan buraya geldim. Buradaki rehberimiz sayesinde bisikletleri ücretsiz bir şekilde temin ederek Bafa Gölü Tabiat Parkı’na flamingoların doğal yaşam alanını birebir gözlemleyerek ve diğer kuş türlerinin de flamingolar ile burada yaşadığına şahit olarak bisiklet eşliğinde bu doğal alanı keşfetme imkanımız oldu.
Kanoları da ücretsiz bir şekilde rehberden temin ederek Bafa Gölü’nde açılıp flamingoları daha yakından tanıma şansımız oldu, Bafa Gölü’ndeki çevreyi, dağların doğal yapısını birebir görme şansımız oldu. Mutluyum, Özlem Başkan’a bu imkânları bizlere sunduğu için çok teşekkür ederiz” diye konuştu Haber Merkezi
Marmaris Ultra, 18 ülkeden bin sporcuyu ağırlarken adımlar ise sürdürülebilir gelecek için atıldı.
ANADOLU SİGORTA MARMARİS ULTRA
15-16-17 Kasım tarihlerinde yapılacak olan ‘’ANADOLU SİGORTA Marmaris Ultra‘’ patika koşusu, “Dünyanın İncisi Marmaris” ve çevresinin muhteşem maviliği ve yeşil dokusu ile teknik yapısını birleştirerek tüm koşuculara hem unutamayacakları bir yarış hem de harika bir yaz kapanışı sunmayı hedeflemektedir.
76K, 48K, 30K, 16K ve 5K etapları ile her seviyeden yerli ve yabancı sporcuyu ağırlayacak olan etkinlikte koşucular, Marmaris sahilinden başlayıp, Mezargediği ve Yeşil Belde’den devam ederek yeşilliklere dalacaklar; Altın Sivri, Baraj, Seyir Tepe, Radar Kavşağı, Balan Dağı üzerinden geçip yine maviyle buluşarak yarışı Marmaris sahilinde bitirecekler.
Advertisement
Marmaris, 76K, 48K, 30K, 16K ve 5K’lık parkurlarda gerçekleşen Anadolu Sigorta Marmaris Ultra’ya ev sahipliği yaptı. Yarış, ilk yılında Türkiye’nin yanı sıra 17 ülkeden bin sporcuyu bir araya getirdi. Sürdürülebilir gelecek için adımların atıldığı Marmaris Ultra‘da karbon ayak izini azaltmak için de önlemler alındı. Etkinlik alanına yerleştirilen geri dönüşüm kutularıyla da atıkların ayrıştırılmasına destek olundu.
Mint Organizasyon Kurucusu Engin Çetinay, “Marmaris’te daha önce yapılmamış bir organizasyonu geride bıraktık. Yoğun yağışa rağmen bir olumsuzluk yaşamadan yarışı tamamladık.
Katılımcılardan aldığımız geri dönüşler de ne kadar güzel bir işi hayata geçirdiğimizin en güzel örneği. İlk yılında 18 ülkeden bin sporcuyu ağırlamamız da standartların üzerinde oldu. Bunun yanı sıra daha yaşanabilir dünya için bir araya gelerek sosyal sorumluluk projeleri gerçekleştirdik.
Karbon salınımı, geri dönüşüm ve sürdürülebilirlik farkındalığı konularında önemli işler yaptık” dedi. – Haber Merkezi
“Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) İyileştirme Programı”na dahil edilen Karabük’ün Safranbolu ilçesine bağlı Yörük köyünün, yapılacak çalışmaların ardından uluslararası tanınırlığının artırılıp en iyi turizm köyleri arasında yer alması hedefleniyor.
“Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) İyileştirme Programı”na dahil edilen Karabük’ün Safranbolu ilçesine bağlı Yörük köyünün, yapılacak çalışmaların ardından uluslararası tanınırlığının artırılıp en iyi turizm köyleri arasında yer alması hedefleniyor.
UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Safranbolu’nun küçük bir maketi görünümünde olan Yörük köyü, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 1997’de Türk-Türkmen köyü oluşu ve tarihi yapılarının görkemi dolayısıyla koruma altına alındı.
Advertisement
Her yıl binerce yerli ve yabacı turisti ağırlayan, çamaşırhane, konak ve camilerin içinde bulunduğu 93 tescilli tarihi eserin yer aldığı Yörük köyü, Kültür ve Turizm Bakanlığı koordinesinde Valilik öncülüğünde yapılan başvuru sonucu, tarihi ve kültürel varlıkları, özgün mimarisi, geleneksel yaşam tarzı ve doğal güzellikleriyle öne çıkan destinasyon olarak “UNWTO İyileştirme Programı”na dahil edildi.
Kırsal alanların turizmle sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmasını desteklemeyi ve eksikliklerin giderilmesinde rehberlik sağlanmasını amaçlayan programla, köyün sürdürülebilir turizm uygulamalarını geliştirmesi, uluslararası tanınırlığını artırması ve turizmi kırsal kalkınma aracı olarak etkin şekilde kullanabilmesi için destek ve yönlendirme sağlanacak.
“Yörük köyü uluslararası alanda dikkati çeken bir destinasyon”
Vali Mustafa Yavuz, AA muhabirine, Karabük’te turizm açısından güzel değerlerin bulunduğunu söyledi.
Advertisement
Yörük köyünün UNWTO İyileştirme Programı”na dahil edildiğini bildiren Yavuz, “Özellikle pandemiden sonra kırsal alan çok daha ön plana çıktı, cazibesi daha çok arttı. Bu kapsamda köylerimizdeki bu cazibeyi değerlendirme ve kırsal turizmi geliştirme kapsamında çalışmalarımıza başladık.” dedi.
Yavuz, Kültür ve Turizm Bakanlığı önderliğinde, Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü, Kalkınma Ajansı ve yerel paydaşlarla Karabük’te tarama yaptıktan sonra Yörük köyünün “en iyi turizm köyü” programına dahil edilmesiyle ilgili nisan-mayıs aylarında çalışmalara başladıklarını anlattı.
Bağımsız ve uzman uluslararası kuruluş tarafından yapılan değerlendirmelerden sonra köyün programa dahil edildiğini aktaran Yavuz, “Bu anlamda gerçekten mutluyuz. Bu değerlendirme 9 kriter üzerinden yapıldı. Yörük köyümüz, Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinin yaşandığı yerleşim yerlerinden biri. Mimarisiyle, geleneksel yaşantısıyla, üretimiyle ve kültürel altyapısıyla özgün bir köyümüz. İnşallah bu iyileşme kapsamındaki çalışmalarımızı yaparak, Yörük köyümüzü en iyi turizm köyleri arasına sokmayı hedefliyoruz.” diye konuştu.
Vali Yavuz, Yörük köyünün tarihinin Safranbolu’nun tarihiyle müşterek olduğuna dikkati çekerek, “Safranbolu’muzun mimarisiyle benzer tarafları var. Köyümüzü doğası, kültürü ve mimarisiyle ülkemize, bölgemize ve dünyaya tanıtma amacıyla çalışmaları yaptık. Yörük köyü, inşallah bundan sonra hak ettiği yerlere gelecektir.” ifadesini kullandı.
Advertisement
Köylüler, “daha fazla turisti çekecek” karardan memnun
Yörük köyü muhtarı Mustafa Reşit Recepoğlu, köylerinin programa dahil edildiği haberini alınca çok mutlu olduklarını dile getirdi.
Köyleri için iyi şeylerin yaşanacağına değinen Recepoğlu, “Köyümüzün alt ve üst yapısıyla ilgili bazı projeler yapıldı. Program kapsamında bazı projeler daha yapılacak. Yörük köyü Safranbolu’nun güzide köylerinden birisi. Turizmde öncü bir köy. 600-700 yıllık köyüz. Kültürel açıdan zengin mimariye sahibiz. Köyümüzde yurt içi ve yurt dışından çok sayıda turist ağırlıyoruz.” şeklinde konuştu.
Köy sakinlerinden Ender Gümüş de köydeki evlerin neredeyse tamamının konak şeklinde yapıldığını anlatarak, kararı sevinçle karşıladığını, gelecek günlerde daha fazla yerli ve yabancı turist ağırlayacaklarına inandıklarını ifade etti.
Advertisement
Köyde yöresel mutfak işleten Coşkun Çelik de yeni gelişmeyle, iyileştirme çalışmalarının hızla tamamlanacağını vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Köy, Türk kültürünü yansıtıyor. Misafirlerimizin etkilendiği bir köy. Proje kapsamında gelen turistlerin daha da iyi hizmet alabileceği ve memnun kalacağı alt yapıya sahip oluruz. Bu kültürün dünyada da bilinmesi ülkemiz, şehrimiz ve köyümüz adına iyi olacaktır. Köyün, programa dahil edilmesiyle daha fazla misafir ağırlayacağını ve gelen misafirlerin memnuniyeti yönünde alt yapı çalışmalarının devam edeceğini düşünüyorum.”
Doğasever gittiği her noktada çapa yardımıyla küçük çukurlar açarak meşe palamudunu toprakla buluşturuyor ve geleceğin ormanlarına ilk adımı atıyor.
Doğanın kucağında huzur bulan doğasever Caner Canerik, olgunlaşan meşe palamutlarını büyük bir özenle dalından topluyor. Zorlu bir çalışmanın ardından çantasına yerleştirdiği bu tohumlarla atıl ve kıraç arazilere doğru yola koyuluyor.
İstanbul’da uzun yıllar televizyon ve gazetecilik sektöründe çalışan 50 yaşındaki Caner Canerik, şehir yaşamının karmaşasından yorulunca, 2006 yılında memleketi Tunceli’nin Pülümür ilçesine bağlı Kırmızıköprü köyüne geri döndü.
Advertisement
Ailesinden miras kalan tek katlı köy evine yerleşen Canerik, burada zamanla çevresindeki insanların kültürünü, tarihini ve yaşanmış hikayelerini kayıt altına almaya başladı. Bu çalışmalarını belgesellere dönüştüren Canerik, yöreye ait zenginlikleri görünür kılmaya çalıştı.
YAŞLILARDAN DİNLEDİĞİ MASALLARI KİTAPLAŞTIRDI
Doğayla iç içe bir hayat sürdürdüğü köyünde bir dönem arıcılıkla uğraşan yazar, daha sonra bölgedeki yaşlılardan dinlediği masalları derleyerek kitaplara dönüştürdü. Topladığı kültürel ve tarihî verileri özenle arşivleyen Canerik, bu birikimleri geleceğe aktarmayı kendine misyon edindi.
Son 7 yıldır ise yeşil bir gelecek hayaliyle, Tunceli’nin çeşitli noktalarını ağaçlandırmak için çalışıyor. Özellikle sonbahar aylarında meşe palamudu ekimine ağırlık veren Canerik, haftanın belirli günlerinde aracına atlayıp ormanlık alanlara doğru yola çıkarak doğaya kendi izini bırakıyor.
Advertisement
TOPLADIĞI PALAMUTLARI TOPRAĞA EKİYOR
Doğanın kucağında huzur bulan Caner Canerik, olgunlaşan meşe palamutlarını büyük bir özenle dalından topluyor. Zorlu bir çalışmanın ardından çantasına yerleştirdiği bu tohumlarla atıl ve kıraç arazilere doğru yola koyuluyor. Gittiği her noktada çapa yardımıyla küçük çukurlar açarak palamutları toprakla buluşturuyor ve geleceğin ormanlarına ilk adımı atıyor.
Canerik’in bu çabası sırasında doğanın cömert yüzü de ona eşlik ediyor; pek çok yaban hayvanını yakından gözlemleme fırsatı buluyor. Son olarak, Nazımiye ilçesinin yaklaşık 2 bin 500 metre yükseklikteki Düzgün Baba Dağı eteklerinde meşe palamudu ekimi gerçekleştiren Canerik, bölgenin doğasını yeniden canlandırmayı hedefliyor.
“HER BİR PALAMUT, GELECEĞE BİR UMUT TAŞIYOR”
Advertisement
Doğa ile uyum içinde yaşamayı ilke edinen Canerik, yaklaşık 7 yıl önce başladığı bu anlamlı yolculuğu hakkında şunları dile getirdi:
Tunceli’de pek çok hatıra ormanı oluşturuluyor ya da gönüllüler belirli bölgeleri ağaçlandırmaya çalışıyordu. Ancak dikilen fidanların bakımı genellikle ihmal edildiği için maalesef kuruyup yok oluyorlardı.
Ağaçların bakım süreci, dikimden çok daha fazla emek ve maliyet gerektiriyor. Bu yüzden meşe palamudu ekimi, doğa için daha pratik ve sürdürülebilir bir yöntem olarak öne çıkıyor. İlk etapta 300 palamut ektim, zamanla bu sayı 2 bine ulaştı. Her bir palamut, geleceğe bir umut taşıyor.
“ORMANLAŞTIRMA ARTARSA PORSUKLAR DA RAHATLAYACAK”
Advertisement
Caner Canerik, meşe palamudu ekiminin büyük bir çaba gerektirmediğine dikkat çekerek, bugüne dek ektiği palamutların yaklaşık yüzde 25’inin filizlenip büyüdüğünü paylaştı. Çoğunlukla kıraç arazilere ektiği palamutlarla doğaya katkı sunmayı hedefleyen Canerik, bu süreçte karşılaştığı en özel canlılardan birinin porsuk olduğunu belirtti.
Açık alanlarda yaşamayı seven bu hayvanı doğal ortamında görme şansı bulduğunu anlatan Canerik, şunları söyledi:
Eğer Tunceli’de geniş bir orman alanı oluşturmayı başarabilirsek, porsuk ve diğer yaban hayatı bu topraklarda daha huzurlu bir yaşam sürecek ve bölgede bir ekosistemi yeniden inşa etmiş olacağız.
YAZILARINI DOĞADA KALEME ALIYOR
Advertisement
Yazılarını doğada kaleme aldığını ifade eden Canerik, bu tercihiyle ilgili şunları ekledi:
Kapalı alanlarda çalışmanın zorlukları var. Beş yıl önce masalları derlemeye başladığımda kapalı bir ortamda yazmak yerine, doğanın çeşitli köşelerinde yazmayı tercih ettim. Yaklaşık 80 farklı noktada masa ve sandalyemi doğaya taşıdım; bu sayede inanılmaz verimli çalışabildim. Özellikle sonbaharda palamut ekimi için doğaya çıkmak, ruhuma da çok iyi geliyor. Yaptığım işin olumsuzluklarından uzaklaşıp kendimi doğanın içinde buluyorum; bu bana büyük bir huzur ve yenilenme sağlıyor.