Dünyanın en büyük örtü altı tarım fuarı GROWTECH.ANTALYA, 20-23 Kasım tarihlerinde Antalya ANFAŞ Fuar Merkezi’nde kapılarını açmaya hazırlanıyor. Her yıl binlerce sektör profesyoneli ve ziyaretçisini ağırlayan dev etkinlik, bu yıl da sektörün gelişimi için önemli bir platform sunacak.
Tarım sektörünün en önemli buluşma noktası GROWTECH.ANTALYA, 23. yılında da tarımın geleceği ve gelişiminde öncü bir rol üstlenmeye hazırlanıyor. 125’ten fazla ülkeden ziyaretçi ve dünyanın dört bir yanından katılımcıları ağırlayacak olan fuar, son teknolojik gelişmeleri keşfetme, yeni iş ortaklıkları kurma ve global tarım trendlerini yakından takip etme fırsatlarını sunacak.
Uluslararası katılımda büyüme devam ediyor
Advertisement
GROWTECH. ANTALYA, örtü altı tarım sektöründeki hem ulusal hem de uluslararası firmaları bir araya getirerek sektörün başarısını sürekli ileri taşımaya devam ediyor. Konuyla ilgili Fuar Direktörü Engin Er,“Bu yıl başarı ivmemizi her yıl olduğu gibi bir adım ileriye taşıdık. Katılımcı oranlarımıza baktığımızda, geçtiğimiz yıllara oranla rekor bir büyüme sağladık. Toplam katılımcı oranımızda, %40 oranında yurt dışından bir talep mevcut. Öte yandan bu yıl, 125’ten fazla ülkeden ziyaretçi bekliyoruz. GROWTECH. ANTALYA ne mutlu ki küresel tarım sektörünün önemli buluşma noktalası olmaya devam ediyor.” görüşlerini belirtti.
Bu yıl 60 bin metrekarelik alanda düzenlenecek olan fuarda, uluslararası firmalara tahsis edilen bölümün en yüksek seviyeye ulaştığını da belirten Er, “Ticaret ve pazarlama fırsatlarını bir arada sunarak oluşturduğumuz bu dev etkinliğimizin başarısını, sektör paydaşlarımızın ilgisi ve katkılarıyla daha da ileri taşıyoruz. Yabancı katılımcı sayısındaki başarımız, GROWTECH. ANTALYA’nın dünya tarım sektöründe iş birliği fırsatları sunan özel bir etkinlik olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.
Bu yıl Almanya, Hollanda, İspanya ve Kore gibi tarımda öncü ülkeler, pavilyonlarıyla fuarda yer alarak, global tarım teknolojileri ve yeniliklerini sergileyecek. Ayrıca, Çin, geçtiğimiz yıl gösterdiği yoğun ilginin ardından bu yıl en yüksek katılımla, 97 firmasıyla fuarda bulunacak. GROWTECH.ANTALYA ayrıca, Hindistan Pavilyonu’nun ilk kez katılımıyla yeni bir döneme de adım atıyor. Mevcut iş birliklerimizi güçlendirmek ve yeni iş birliği fırsatlarını artırmak bizim için son derece değerli. Her yıl hem kentimize hem de ülke ekonomimize sunduğumuz katma değeri artırmaya devam ediyoruz.”
Zengin etkinlik programı sunacak
Tarım sektörünün geleceğini şekillendiren uluslararası bir buluşma noktası olarak, sektördeki dönüşümü hızlandırmayı amaçlayan fuar, sektör bilincinin artmasına katkıda bulunacak uluslararası konferanslara ev sahipliği yapacak. Konferanslarda, tohum, sera, bitki besleme, bitki koruma, tarım teknolojileri, sürdürülebilir tarım, gıda güvenliği, tarımsal inovasyonlar ve tarım politikaları gibi konular, güncel eğilimler ve küresel perspektifler doğrultusunda ele alınacak. Alanında uzman kişiler, tarımsal üretim süreçlerindeki yenilikleri, iklim değişikliğinin etkilerini ve tarımsal kalkınma projelerini değerlendirecek.
Advertisement
“GROWTECH.ANTALYA Tarım Sohbetleri” bu yıl Mine Ataman iş birliğiyle “Yaşam Hakkı için Tarım” temasıyla gerçekleştirilecek. Etkinlikte, tarımsal bilimin geleceğine yön verecek konular tartışılacak.
GROWTECH.ANTALYA ayrıca, Antalya Teknokent, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) ve Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) iş birliğiyle 8. kez düzenlenecek “Bitki Islahı Proje Pazarı”na da ev sahipliği yapacak. Fuar etkinlik kapsamında; Ar-Ge’ye dayalı yüksek katma değerli üretimi teşvik ederek insan sermayesinin gelişimine katkıda bulunmayı amaçlıyor.
Fuar ayrıca, imza etkinlikleri arasında yer alan “ATSO GROWTECH Tarım İnovasyon Ödülleri” ile sektördeki yenilikçi firmaların Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarını değerlendirerek tarım teknolojilerinde sürdürülebilir çözümlerin yaygınlaşmasına destek verecek.
GROWTECH. ANTALYA Fuar Direktörü Engin Er, sektörün gelişimine katkı sağlamak amacıyla farkındalık yaratma görevini de üstlendiklerini belirterek, “Bu yıl GROWTECH.ANTALYA Fuarı’nda, İŞKUR Antalya ile iş birliği yaparak sektöre nitelikli iş gücü kazandırmayı ve gelişime destek olmayı hedefliyoruz. Fuar süresince yer alacak İŞKUR Antalya standında, sektör profesyonelleri ile tarım alanında kariyerini geliştirmek isteyenleri bir araya getiren önemli bir platform sunulacak. Ayrıca, yıl boyunca süren farkındalık çalışmalarımız çerçevesinde, geçtiğimiz aylarda Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi ile önemli bir iş birliği gerçekleştirdik.
Advertisement
Bu etkinlikte, öğrencilerin staj ve iş fırsatları bulabileceği firmalarla birebir görüşme imkânı elde etmelerini sağladık. Kariyerlerini şekillendirirken, sektör bilincini artırmak amacıyla sektörün önde gelen dernekleri ile paneller düzenledik. Nitelikli iş gücü yetiştirilmesini destekleyen bu adımlarımızla, ilerleyen yıllarda farklı şehirlerdeki ziraat fakülteleriyle iş birliği yaparak genişletmeyi planlıyoruz. Sektörümüzün geleceği için birlikte çalışmak ve yeni nitelikli iş gücü sağlamaya yardımcı olmak bizim için büyük önem taşıyor; sektörün sürdürülebilirliğine katkıda bulunmaktan mutluluk duyuyoruz” dedi.
GROWTECH. ANTALYA Sürdürülebilirlik Programı
Sürdürülebilirlik, tarım sektörü için giderek daha önemli hale gelirken, GROWTECH.Antalya bu alandaki katkılarını da artırıyor. Fuarın kapsamlı programında yer alan uluslararası konferanslar, katılımcılara yeni bilgi ve bakış açıları sunarak, sektörel farkındalık ve sorumluluğun artırılmasına da önemli bir katkı sağlıyor.
Fuar Direktörü Engin Er, bu konuda katılımcıları teşvik etmek için bir dizi sürdürülebilirlik odaklı uygulamayı da hayata geçirdiklerini belirtti. Er, “Katılımcılarımızın çevre dostu stantlar kullanarak, stand tasarımlarını tekrar kullanılabilir şekilde planlamalarına önem veriyoruz. Stantlarında enerji tasarruflu LED aydınlatma kullanmalarını ve gün sonunda elektrikli ürünleri kapatmalarını istiyoruz. Kâğıt broşürlerin kullanımını azaltmak amacıyla dijital platformları tercih etmelerini destekliyoruz; baskı gerektiğinde ise geri dönüşümlü ve sürdürülebilir sertifikalı kağıtlar kullanmalarını öneriyoruz. Promosyon ürünlerinde ise çevresel özelliklere sahip, uzun ömürlü ve yerel tedarikçilerden temin edilen ürünleri tercih etmelerini teşvik ediyoruz.”
GROWTECH.ANTALYA Uygulaması Yenilendi
Advertisement
Bu yıl, sürdürülebilirlik anlayışının bir parçası olarak kâğıt israfını azaltmayı ve teknoloji odaklı gelişimi teşvik etmeyi hedefleyen GROWTECH.ANTALYA, mobil uygulamasını da yeniledi. GROWTECH.ANTALYA uygulaması sayesinde katılımcılar, firma bilgilerini ekleyerek tanıtım yapabilecek ve ziyaretçilerin yaka kartlarını tarayarak müşteri bilgilerine ulaşabilecekler. Ziyaretçiler ise katılımcılar ve etkinlikler hakkında detaylı bilgilere tek bir platformdan ulaşabilecekler. Uygulama hem fuar öncesinde hem de etkinlik sırasında etkileşimi artırmak üzere tasarlanarak, yenilikçi bir perspektif sunuyor.
Informa Markets, endüstrilerin ve uzmanlaşmış pazarların ticaret faaliyetlerinde bulunmaları, yenilik yapmalarını ve büyümelerini sağlamak amacıyla iş platformları oluşturmaktadır. Tüm dünyadaki piyasa katılımcılarına, birebir katılımlı fuarlar, hedeflenmiş dijital hizmetler ve aksiyonlanabilir veri çözümleri ile iş faaliyetlerinde bulunmaları ve tecrübe edinmeleri anlamında fırsatlar sunmaktayız. Aralarında İlaç, Yiyecek, Medikal Teknoloji ve Altyapı sektörlerinin de bulunduğu bir düzineden fazla global endüstriden alıcı ve satıcıları bir araya getiriyoruz. Dünyanın önde gelen piyasa-oluşturucu firması olarak, çok çeşitli uzmanlaşmış pazarı hayata geçiriyor, yeni fırsatlar sunuyor ve bu pazarların senenin 365 günü gelişmesine katkıda bulunuyoruz. Daha fazla bilgi için: www.informamarkets.com
Advertisement
Informa AllSecure Hakkında:
Informa, UFI, AEO ve SISO’nun dahil olduğu partner birlikler, sektör paydaşları, fuar alanları, tedarikçiler ve ilgili makamlarla iş birliği yaparak, endüstri çapında güvenli, hijyenik, verimli ve yüksek kaliteli organize etkinlik deneyiminde çıtayı yükselten AllSecure standartlarını geliştirmiştir. Informa AllSecure, bu standartların işimize nasıl uyarlandığını gösterir. Tüm Informa etkinlikleri ilk etapta hükümet ve otoritelerin tavsiyelerine ve bunun yanında fuar alanına veya lokasyona özgü düzenlemelere göre yürütülecektir. Ayrıca, tüm Informa etkinliklerinde “Informa AllSecure 10 Ana Kuralı”na uyulacaktır. Uygulanabilir ve mümkün olan her yerde, etkinliklerimizde ayrıca “Informa AllSecure Rehberi”nde belirtilen daha kapsamlı standartlar ve yönergeler de uygulanacaktır.
Marmaris Ultra, 18 ülkeden bin sporcuyu ağırlarken adımlar ise sürdürülebilir gelecek için atıldı.
ANADOLU SİGORTA MARMARİS ULTRA
15-16-17 Kasım tarihlerinde yapılacak olan ‘’ANADOLU SİGORTA Marmaris Ultra‘’ patika koşusu, “Dünyanın İncisi Marmaris” ve çevresinin muhteşem maviliği ve yeşil dokusu ile teknik yapısını birleştirerek tüm koşuculara hem unutamayacakları bir yarış hem de harika bir yaz kapanışı sunmayı hedeflemektedir.
76K, 48K, 30K, 16K ve 5K etapları ile her seviyeden yerli ve yabancı sporcuyu ağırlayacak olan etkinlikte koşucular, Marmaris sahilinden başlayıp, Mezargediği ve Yeşil Belde’den devam ederek yeşilliklere dalacaklar; Altın Sivri, Baraj, Seyir Tepe, Radar Kavşağı, Balan Dağı üzerinden geçip yine maviyle buluşarak yarışı Marmaris sahilinde bitirecekler.
Advertisement
Marmaris, 76K, 48K, 30K, 16K ve 5K’lık parkurlarda gerçekleşen Anadolu Sigorta Marmaris Ultra’ya ev sahipliği yaptı. Yarış, ilk yılında Türkiye’nin yanı sıra 17 ülkeden bin sporcuyu bir araya getirdi. Sürdürülebilir gelecek için adımların atıldığı Marmaris Ultra‘da karbon ayak izini azaltmak için de önlemler alındı. Etkinlik alanına yerleştirilen geri dönüşüm kutularıyla da atıkların ayrıştırılmasına destek olundu.
Mint Organizasyon Kurucusu Engin Çetinay, “Marmaris’te daha önce yapılmamış bir organizasyonu geride bıraktık. Yoğun yağışa rağmen bir olumsuzluk yaşamadan yarışı tamamladık.
Katılımcılardan aldığımız geri dönüşler de ne kadar güzel bir işi hayata geçirdiğimizin en güzel örneği. İlk yılında 18 ülkeden bin sporcuyu ağırlamamız da standartların üzerinde oldu. Bunun yanı sıra daha yaşanabilir dünya için bir araya gelerek sosyal sorumluluk projeleri gerçekleştirdik.
Karbon salınımı, geri dönüşüm ve sürdürülebilirlik farkındalığı konularında önemli işler yaptık” dedi. – Haber Merkezi
“Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) İyileştirme Programı”na dahil edilen Karabük’ün Safranbolu ilçesine bağlı Yörük köyünün, yapılacak çalışmaların ardından uluslararası tanınırlığının artırılıp en iyi turizm köyleri arasında yer alması hedefleniyor.
“Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) İyileştirme Programı”na dahil edilen Karabük’ün Safranbolu ilçesine bağlı Yörük köyünün, yapılacak çalışmaların ardından uluslararası tanınırlığının artırılıp en iyi turizm köyleri arasında yer alması hedefleniyor.
UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Safranbolu’nun küçük bir maketi görünümünde olan Yörük köyü, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 1997’de Türk-Türkmen köyü oluşu ve tarihi yapılarının görkemi dolayısıyla koruma altına alındı.
Advertisement
Her yıl binerce yerli ve yabacı turisti ağırlayan, çamaşırhane, konak ve camilerin içinde bulunduğu 93 tescilli tarihi eserin yer aldığı Yörük köyü, Kültür ve Turizm Bakanlığı koordinesinde Valilik öncülüğünde yapılan başvuru sonucu, tarihi ve kültürel varlıkları, özgün mimarisi, geleneksel yaşam tarzı ve doğal güzellikleriyle öne çıkan destinasyon olarak “UNWTO İyileştirme Programı”na dahil edildi.
Kırsal alanların turizmle sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmasını desteklemeyi ve eksikliklerin giderilmesinde rehberlik sağlanmasını amaçlayan programla, köyün sürdürülebilir turizm uygulamalarını geliştirmesi, uluslararası tanınırlığını artırması ve turizmi kırsal kalkınma aracı olarak etkin şekilde kullanabilmesi için destek ve yönlendirme sağlanacak.
“Yörük köyü uluslararası alanda dikkati çeken bir destinasyon”
Vali Mustafa Yavuz, AA muhabirine, Karabük’te turizm açısından güzel değerlerin bulunduğunu söyledi.
Advertisement
Yörük köyünün UNWTO İyileştirme Programı”na dahil edildiğini bildiren Yavuz, “Özellikle pandemiden sonra kırsal alan çok daha ön plana çıktı, cazibesi daha çok arttı. Bu kapsamda köylerimizdeki bu cazibeyi değerlendirme ve kırsal turizmi geliştirme kapsamında çalışmalarımıza başladık.” dedi.
Yavuz, Kültür ve Turizm Bakanlığı önderliğinde, Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü, Kalkınma Ajansı ve yerel paydaşlarla Karabük’te tarama yaptıktan sonra Yörük köyünün “en iyi turizm köyü” programına dahil edilmesiyle ilgili nisan-mayıs aylarında çalışmalara başladıklarını anlattı.
Bağımsız ve uzman uluslararası kuruluş tarafından yapılan değerlendirmelerden sonra köyün programa dahil edildiğini aktaran Yavuz, “Bu anlamda gerçekten mutluyuz. Bu değerlendirme 9 kriter üzerinden yapıldı. Yörük köyümüz, Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinin yaşandığı yerleşim yerlerinden biri. Mimarisiyle, geleneksel yaşantısıyla, üretimiyle ve kültürel altyapısıyla özgün bir köyümüz. İnşallah bu iyileşme kapsamındaki çalışmalarımızı yaparak, Yörük köyümüzü en iyi turizm köyleri arasına sokmayı hedefliyoruz.” diye konuştu.
Vali Yavuz, Yörük köyünün tarihinin Safranbolu’nun tarihiyle müşterek olduğuna dikkati çekerek, “Safranbolu’muzun mimarisiyle benzer tarafları var. Köyümüzü doğası, kültürü ve mimarisiyle ülkemize, bölgemize ve dünyaya tanıtma amacıyla çalışmaları yaptık. Yörük köyü, inşallah bundan sonra hak ettiği yerlere gelecektir.” ifadesini kullandı.
Advertisement
Köylüler, “daha fazla turisti çekecek” karardan memnun
Yörük köyü muhtarı Mustafa Reşit Recepoğlu, köylerinin programa dahil edildiği haberini alınca çok mutlu olduklarını dile getirdi.
Köyleri için iyi şeylerin yaşanacağına değinen Recepoğlu, “Köyümüzün alt ve üst yapısıyla ilgili bazı projeler yapıldı. Program kapsamında bazı projeler daha yapılacak. Yörük köyü Safranbolu’nun güzide köylerinden birisi. Turizmde öncü bir köy. 600-700 yıllık köyüz. Kültürel açıdan zengin mimariye sahibiz. Köyümüzde yurt içi ve yurt dışından çok sayıda turist ağırlıyoruz.” şeklinde konuştu.
Köy sakinlerinden Ender Gümüş de köydeki evlerin neredeyse tamamının konak şeklinde yapıldığını anlatarak, kararı sevinçle karşıladığını, gelecek günlerde daha fazla yerli ve yabancı turist ağırlayacaklarına inandıklarını ifade etti.
Advertisement
Köyde yöresel mutfak işleten Coşkun Çelik de yeni gelişmeyle, iyileştirme çalışmalarının hızla tamamlanacağını vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Köy, Türk kültürünü yansıtıyor. Misafirlerimizin etkilendiği bir köy. Proje kapsamında gelen turistlerin daha da iyi hizmet alabileceği ve memnun kalacağı alt yapıya sahip oluruz. Bu kültürün dünyada da bilinmesi ülkemiz, şehrimiz ve köyümüz adına iyi olacaktır. Köyün, programa dahil edilmesiyle daha fazla misafir ağırlayacağını ve gelen misafirlerin memnuniyeti yönünde alt yapı çalışmalarının devam edeceğini düşünüyorum.”
Doğasever gittiği her noktada çapa yardımıyla küçük çukurlar açarak meşe palamudunu toprakla buluşturuyor ve geleceğin ormanlarına ilk adımı atıyor.
Doğanın kucağında huzur bulan doğasever Caner Canerik, olgunlaşan meşe palamutlarını büyük bir özenle dalından topluyor. Zorlu bir çalışmanın ardından çantasına yerleştirdiği bu tohumlarla atıl ve kıraç arazilere doğru yola koyuluyor.
İstanbul’da uzun yıllar televizyon ve gazetecilik sektöründe çalışan 50 yaşındaki Caner Canerik, şehir yaşamının karmaşasından yorulunca, 2006 yılında memleketi Tunceli’nin Pülümür ilçesine bağlı Kırmızıköprü köyüne geri döndü.
Advertisement
Ailesinden miras kalan tek katlı köy evine yerleşen Canerik, burada zamanla çevresindeki insanların kültürünü, tarihini ve yaşanmış hikayelerini kayıt altına almaya başladı. Bu çalışmalarını belgesellere dönüştüren Canerik, yöreye ait zenginlikleri görünür kılmaya çalıştı.
YAŞLILARDAN DİNLEDİĞİ MASALLARI KİTAPLAŞTIRDI
Doğayla iç içe bir hayat sürdürdüğü köyünde bir dönem arıcılıkla uğraşan yazar, daha sonra bölgedeki yaşlılardan dinlediği masalları derleyerek kitaplara dönüştürdü. Topladığı kültürel ve tarihî verileri özenle arşivleyen Canerik, bu birikimleri geleceğe aktarmayı kendine misyon edindi.
Son 7 yıldır ise yeşil bir gelecek hayaliyle, Tunceli’nin çeşitli noktalarını ağaçlandırmak için çalışıyor. Özellikle sonbahar aylarında meşe palamudu ekimine ağırlık veren Canerik, haftanın belirli günlerinde aracına atlayıp ormanlık alanlara doğru yola çıkarak doğaya kendi izini bırakıyor.
Advertisement
TOPLADIĞI PALAMUTLARI TOPRAĞA EKİYOR
Doğanın kucağında huzur bulan Caner Canerik, olgunlaşan meşe palamutlarını büyük bir özenle dalından topluyor. Zorlu bir çalışmanın ardından çantasına yerleştirdiği bu tohumlarla atıl ve kıraç arazilere doğru yola koyuluyor. Gittiği her noktada çapa yardımıyla küçük çukurlar açarak palamutları toprakla buluşturuyor ve geleceğin ormanlarına ilk adımı atıyor.
Canerik’in bu çabası sırasında doğanın cömert yüzü de ona eşlik ediyor; pek çok yaban hayvanını yakından gözlemleme fırsatı buluyor. Son olarak, Nazımiye ilçesinin yaklaşık 2 bin 500 metre yükseklikteki Düzgün Baba Dağı eteklerinde meşe palamudu ekimi gerçekleştiren Canerik, bölgenin doğasını yeniden canlandırmayı hedefliyor.
“HER BİR PALAMUT, GELECEĞE BİR UMUT TAŞIYOR”
Advertisement
Doğa ile uyum içinde yaşamayı ilke edinen Canerik, yaklaşık 7 yıl önce başladığı bu anlamlı yolculuğu hakkında şunları dile getirdi:
Tunceli’de pek çok hatıra ormanı oluşturuluyor ya da gönüllüler belirli bölgeleri ağaçlandırmaya çalışıyordu. Ancak dikilen fidanların bakımı genellikle ihmal edildiği için maalesef kuruyup yok oluyorlardı.
Ağaçların bakım süreci, dikimden çok daha fazla emek ve maliyet gerektiriyor. Bu yüzden meşe palamudu ekimi, doğa için daha pratik ve sürdürülebilir bir yöntem olarak öne çıkıyor. İlk etapta 300 palamut ektim, zamanla bu sayı 2 bine ulaştı. Her bir palamut, geleceğe bir umut taşıyor.
“ORMANLAŞTIRMA ARTARSA PORSUKLAR DA RAHATLAYACAK”
Advertisement
Caner Canerik, meşe palamudu ekiminin büyük bir çaba gerektirmediğine dikkat çekerek, bugüne dek ektiği palamutların yaklaşık yüzde 25’inin filizlenip büyüdüğünü paylaştı. Çoğunlukla kıraç arazilere ektiği palamutlarla doğaya katkı sunmayı hedefleyen Canerik, bu süreçte karşılaştığı en özel canlılardan birinin porsuk olduğunu belirtti.
Açık alanlarda yaşamayı seven bu hayvanı doğal ortamında görme şansı bulduğunu anlatan Canerik, şunları söyledi:
Eğer Tunceli’de geniş bir orman alanı oluşturmayı başarabilirsek, porsuk ve diğer yaban hayatı bu topraklarda daha huzurlu bir yaşam sürecek ve bölgede bir ekosistemi yeniden inşa etmiş olacağız.
YAZILARINI DOĞADA KALEME ALIYOR
Advertisement
Yazılarını doğada kaleme aldığını ifade eden Canerik, bu tercihiyle ilgili şunları ekledi:
Kapalı alanlarda çalışmanın zorlukları var. Beş yıl önce masalları derlemeye başladığımda kapalı bir ortamda yazmak yerine, doğanın çeşitli köşelerinde yazmayı tercih ettim. Yaklaşık 80 farklı noktada masa ve sandalyemi doğaya taşıdım; bu sayede inanılmaz verimli çalışabildim. Özellikle sonbaharda palamut ekimi için doğaya çıkmak, ruhuma da çok iyi geliyor. Yaptığım işin olumsuzluklarından uzaklaşıp kendimi doğanın içinde buluyorum; bu bana büyük bir huzur ve yenilenme sağlıyor.